- Deniz kaplumbağaları doğdukları sahili unutmaz, yıllar boyunca, onbinlerce kilometre süren rotalarını yüzüp yumurtlamak için tekrar doğdukları sahile gelirler. Yollarını dünyanın manyetik alanını algılamalarına yarayan duyu organları sayesinde hiç şaşmadan bulurlar. Kumu kazar, yumurtalarını bırakır giderler. Yavrular yumurtadan gece çıkar ve doğrudan ayın denizdeki parıltısına doğru koşarlar. Kumsaldaki kuşlara, denizdeki balıklara yem oldukları için binlerce kaplumbağadan sadece biri yıllar sonra aynı sahile dönüp yumurtlamayı başarır. İhtimal binde bir de olsa, aynı istatistik milyonlarca yıldır sağlandığına göre işe yarıyor demektir. Kaplumbağa yavrusuna yumurtadan ne zaman çıkacağı, nereye koşacağı, nasıl yüzeceği, yıllar sonra nereye dönüp yumurtlayacağı öğretilmediğine göre, türün devamını sağlayan davranış kalıbı genlerinde yazıyor veya bir şekilde kalıcı hafızasında doğuştan yer alıyıor olmalı. Bu döngünün gerçekleştiği birçok kumsal var dünyada, bizim Muğla/Dalyan da bunlardan biri. Dalyan’a turistik tesis yapıldı, kumsalı iş makineleri kazdı, yavrular denize değil, lokantaların ışıklarına doğru koştular, ama caretta’lar “artk buradan hayır gelmez, biz başka sahil arayalım yumurtlayacak” demediler, diyemezler. Genetik davranış kalıpları akıl yürüterek değiştirilmez, sadece uygulanır. Kumsalı bozarsak caretta’lar yumurtlayamaz, yumurtlamak için başka yer de aramazlar, mevcutlar öldüğünde türleri tükenir.
- Somonların çağlayanlardan akan suda yukarı doğru yüzmeye, daha doğrusu zıplamaya çalıştıkları sahneleri hayvan belgesellerinden hatırlarsınız. Tek amaçları, doğdukları nehrin kaynağına dönüp yumurtlamaktır. Bir kısmı iştahla bekleyen ayılarıa yem olur ama onlar tehlikeyi değil “görevlerini” düşünür devam ederler. Doğtukları kaynağı, orayı besleyen suların değdiği bitkilerin kokusundan bulmalarını sağlayan eşsiz koku alma yetenekleri insanınkinden 100.000 kat daha güçlüdür. Kendi doğdukları kaynağa geldiklerinde yumurtlarlar ama öyle yorulmuşlardır ki, zaten orada ölürler, cesetleri de yeni doğacak yavrularına yem olur. Bir somon binlerce yumurta bıraktığına göre, istatistik kaplumbağalarınkinden pek farklı değil. Geri gelme şansı binde bir de olsa, milyonlarca yıldır sağlandığına göre gayet başarılı sayılır. Günün birinde baraj yapılır da çağlayandan yukarı atlayamazlarsa kendilerine aynı işi görecek başka bir kaynak aramazlar. Türleri orada sona erer.
- Mercan kayaya bağlı yaşar ama, hayvandır. Okyanus kıyısındaki mercanlar, sular belli bir sıcaklığa gelince aynı anda yumurta ve spermlerini suya salarlar. Denizi kaplayan beyaz yumurta ve sperm bulutu, uzaydan görülecek kadar büyüktür. Suda yüzerken tesadüfen buluşan yumurtalar ve spermler yeni mercanlar olmak üzere civardaki kayalara sürüklenirler. İhtimal çok düşük ama, milyonlarca yıldır bu davranış kalıbı gayet güzel işliyor.
- Atnalı yengeçleri 450 milyon yıldır değişmeden gelen en eski türdür. Yılın belli bir zamanı, ayın belli bir evresinde tek bir gece hep birlikte kıyıya çıkarlar, eşlerini seçer ve çiftleşirler, sonra hemen denize dönerler. Hepsinin aynı anda çıkmasını sağlayan davranış kalıbı olmasa, hem eş bulamaz, hem avcılara kolayca yem olurlar.
Hemen her canlının yaşamını yönlendiren buna benzer davranış kalıpları var. Hepsi yapıyor, sorgulamıyor, türün devamını da bu kesin itaat sağlıyor. Çok seyrek olarak tersi durumlar da yaşanıyor. Topluca sahile vuran balinalar, her yıl izledikleri ve türlerinin devamını sağlayan rotayı, muhtemelen insan elinden çıkan bir nedenle şaşırıyorlar. Karaya doğru yüzüyor, kıyıya vuruyor, havasızlıktan ölüyorlar. Kurtarmak için açığa çekildiklerinde yine dönüp aynı kıyıya vuruyorlar. Mantık yürütmek yerine davranış kalıplarını uygulamayı tercih ediyorlar. Balinalar aptal değiller, normal yaşamlarında pekala mantık yürüterek avlanıyor, araştırıyor, eğleniyorlar. Ama genetik davranış kalıbı emir verdiğinde karşı koyamıyor, mantık yürütemiyorlar.