TOPLUM ODASI

Kontrol

Kontrol manyağı kendisini ilgilendirsin ilgilendirmesin, etrafındaki her şeyi kontrol etmek, her şeyden haberdar olmak ister. Arabada şöförün gideceği yola karışır, insanları ne yiyeceğine karışır, “neden benim haberim yok” diye hesap sorar.

Etkileme

Etkileme manyağı, herkesin kendisinden etkilenmesini ister. Etrafına sürekli hava atar. Kimi konuşarak, kimi marifet göstererek, kimi giysi, takı, araba, aşırı harcama gibi varlık göstergesi aksesuarlarla yapar.

Etkilediğine inandığı şeyi abartır, etrafını etkilemediğini görürse giderek artırır. Yeni araba yetmez, kimsede olmayanı alır. Pahalı takı yetmez, en pahalısını alır. Anlattıklarına inanılmadığını görürse dozunu artırır ve kolayca palavraya geçer. Dahası, anlattığı palavralara kendi de inanır ve gerçekten olmuş gibi anlatmaya devam eder.

Karar

Karar manyakları, emretme konusunda aşırı istekli olur, herkese ne yapacağını söylemeyi severler. “Sen şimdi oraya gidiyorsun” tarzında konuşmalar yaparlar. İnsanları komutlarıyla yönlendirebilmek onlar için başlı başına bir tatmindir. Herkesi kontrol altına aldıkları zaman mutlu olur, o ortamdan hiç ayrılmak istemezler.

Kontrol edebilmek o denli önemlidir ki, kontrol edebilecek konuma gelmek için deli gibi çabalar, tüm yaşamlarını buna adayabilirler. Kariyerinde yükselme, terfi etme, rütbe alma, başkan olma, vb. çok önemlidir, bunun için diğer tüm değerlerini geri plana atabilirler. Kötü sonuçlanan bir işin sorumluluğunu üstlenir, “benim kararımdı” demekten mutluluk duyarlar.

Karar manyağı birine ne yapacağının söylenmesi onu adeta çıldırtır. Ne dense tersini yapar, ne yapacağının söylenmesi en büyük işkencedir.

Bu özelliğin hiç bulunmaması hali de bir çeşit manyaklıktır. Hiç emredemez, birisi kendilerine ne yapılacağını söylesin isterler.  Kararlarının sorumluluğunu almamak için birinin kendilerine emir vermesini, tavsiyede bulunmasını, bir kuralın konmuş olmasını arzularlar. Alışverişe giderken yanına bir arkadaşlarını alır, her şeyi ona sorarlar. Davranışlarının sorumluluğunu yüklediği için demokrasiyi sevmez, padişahlık dönemini özlerler.

Görev

Görev manyakları, kendilerine bir görev seçer, ne pahasına olursa olsun onu yapmaya uğraşırlar. Bazen bir hayır derneğine kendi işlerinden veya ailelerinden daha fazla zaman ayırırlar. Bazen görev belledikleri iş için varlıklarını harcarlar.

Görevleri için uzmanlaşmaktan hoşlanır, bunu her şeyden önemli görür, uzmanlıkları ile övünürler.

Görevleri kabilelerine yararlı olmayı amaçlar. Yaptıkları işte kabilelerine fayda sağlamak için uğraşırlar. Fayda sağladıklarını her ortamda belli eder, ödüllendirildiklerinde buna çok değer verirler.

Takdir

Takdir manyakları kabileleri olarak gördükleri çevre tarafından takdir edilmeye çalışırlar.

Takdir edilmek o kadar önemlidir ki, kendi kabileleri onları takdir etmiyorsa, takdir edenleri kabileleri olarak seçerler. Takdir edenlerin yanından hiç ayrılmak istemezler. Takdir edildiklerini fark ettikleri bir şeyi yapmak için karakterlerini değiştirebilir, örneğin sürekli fıkralar anlatan veya sihirbazlıklar yapan birine dönüşebilirler.

Takdirin göstergesi alkış, tiyatronun da besinidir. Sahne tozu dedikleri, bir kez yutanın bir daha vazgeçemediği bu takdir duygusudur. Maddi kazanca boş verir, alkış için yaşarlar.

Takdir görmeyi çok önemli algıladıklarından, benzer takdir görenleri gözlerinde yüceltir, görmeyenleri aşağı görürler. Ünlüler birbirine özenir, birbirleriyle uğraşır, birbirlerini kıskanır, hayranlarını insan özelliklerini taşımayan bir kitle olarak görürler. Doktorlar birbirlerini aşmaya çalışır, birbirlerini çekiştirir, hastalarını insan özellikleri taşımayan bir kitle olarak görürler.

Takdir manyakları mutlaka kendilerine takdir görecekleri bir hayat ve kariyer seçer ve ne yapar eder, takdir görecekleri konuma gelene kadar uğraşırlar.

Sevgi

Sevgi manyakları, huzuru insanların kendilerini tehdit etmediği bir ortamda bulurlar. Herkes birbirini sevsin, sorun çıkmasın isterler. Herkese onları ne kadar sevdiklerini gösterir, söyler, jest ve hediyelerle hissettirirler.

Bunun sonucunda kendileri de aynı şekilde sevgi görmek ister ve sevildikleri çevrelerde bulunmayı tercih ederler.

Yüceltme

Yüceltme manyakları, bazı kavramların yüce olması gerektiğine inanır, seçtikleri kavramın üzerinde yoğunlaşırlar. İnsanlık tarihi boyunca doğa güçlerini  tanrılara bağlayıp yüceltmiş, onlara bilinç ve sınırsız güç atfetmişlerdir. Yaşamdaki değerleri de yüceltme üzerine kurulur. Kimi müziği, kimi edebiyatı, kimi tarihi, kimi bilimi, kimi politikayı, kimi askerliği, kimi yemek yapmayı, ama hepsi de yaptığı ve anladığı işi yüceltir. Ona değer verir, değer verenlerle birlikte olmak ister.

Mücadele

Mücadele manyağı, koşullarla, insanlarla, kendiyle sürekli mücadele içindedir. Kavgaları kazanmak onu mutlu ettiğinden, kendine sürekli kavga arar. Etrafını değiştirmek için uğraşır. Hiçbir şeyi olduğu gibi kabul etmez. Neye inandığı çok önemli değildir, mücadele için bahane çıkması önemlidir. Bahane çıkması için önüne geleni tehdit eder, tehditlerin üzerine giderler.

İnsanlarla uğraşmaktan zevk alırlar. Kimi kapıcıyla ekmeği erken getirmesi için mücadele eder, kimi komşulara takar apartmandaki herkesi dava eder, kimi başbakana takar her yerde pankart açar, kimi dünyayı değiştirmeyi kafasına koyar, hayatını buna adar. Enver Paşa gibi Osmanlı’yı kurtarma şansı kalmadığında Türkmenistan’ı kurtarmaya gider. Che gibi Küba’da yapacak iş kalmayınca Bolivya’yı kurtarmaya gider.

Mücadele etmeme eğilimi de aşırıya vardığında manyaklık haline gelir. Herkese “haklısın” der, kavgadan kaçınmak için her şeyden vazgeçebilirler.

Öğrenme

Öğrenme manyakları bilgiye açtır. Sürekli yeni şeyler öğrenmek isterler. Öğrendiklerini kullanmaları gerektiğinde bildiklerini yapmak yerine, zamanlarını yeni şeyler öğrenmek için harcarlar. Öğrenmenin tatmini onlara yeter. Çok kazanacakları değil, yeni şeyler öğrenecekleri işi yapmayı tercih ederler.

Konuşma

Konuşma manyakları sürekli konuşmayı sever ve yaparlar. Herkese anlatacak bir şeyleri vardır. Duygu ve düşüncelerini paylaşmak başlı başına bir tatmindir. Kendileri gibi birini bulduklarında sürekli konuşup, birbirini dinlemeden ayrı konuları anlatabilirler. Aynı dertten muzdarip olduklarından hiç alınmazlar.