Her odanın duvarlarında belirli çerçeveler asılı. Genetik yapı standart, herkeste aynı çerçeveler var ve her biri ait olduğu odal2arın duvarlarında asılı. Çerçevedeki resmin ne olduğu da altındaki etikette yazıyor.
- BİREY odasında “bedenim”, “besinim”, “bölgem”, “yuvam”, “rakibim”, “sığınak”, “tehlike” gibi çerçeveler var.
- AİLE odasında “kendimi gösterme şeklim”, “eş adaylarım”, “eşim”, “çocuğum”, “rakibim” gibi çerçeveler var.
- TOPLUM odasında “kabilem”, “liderim”, “öğretmenim”, “koruyucum”, “kankam”, “adamım”, “annem”, “rakibim”, “düşmanımız”, “kurallarımız”, “görevlerim”, “benden beklenenler”, “haklarım”, “sırrımız”, “sembolümüz”, gibi çerçeveler var.
Çerçevelere resimler konuyor. Hangi odada hangi çerçevelerin olduğu belli, kişiden kişiye değişmiyor. Ama çerçevelerin içindeki resimleri kendimiz seçiyoruz. İnsanları, mekanları, kavramları çerçevelere yerleştiriyoruz. Dış etkenler, çevre koşulları, elimizdeki alternatifler çerçeveye uygun görülen resmi belirliyor. Çerçevelerin uzun süre boş kalması normal değil, aklımızı karıştırıyor, kendimizi kötü hissetmemize neden oluyor. Çerçevede kimin veya neyin resmi asılıysa, o çerçevede yazan öncelik o oluyor. Resim dediğimiz bazen tek bir kare veya film gibi görüntüler, bazen bir hareket dizisi, bazen bir tat, bazen bir koku olabiliyor.